top of page

unutmak

pankromatika ilk yılında unutmak temasıyla kasım 2016-haziran 2017 arasında 8 ay süreli bir program olarak gerçekleşti. bu süreçte pek çok önemli isimle 4 haftalık kavramsal dersler, katılımcıların üretim sürecini desteklemek için ankara ve i̇stanbul’da sanatçı atölyesi ziyaretleri gerçekleştirdik. uzun yıllar devam etmesini istediğimiz bu programın ilk üç yılını “unutmak-hatırlamak-kaybetmek” temalarına ayırdık.

Kavramsal Atölyeler Programı >

 

Tansu Açık - Batı'nın Sanata İlişkin Kimi Kavramlarının Soykütüğü

Aykan Alemdaroğlu   Sanat Manifestoları, Avant-garde

 

Ege Berensel - Ars Memorativa; Hatırlama Sanatları

Ersan Ocak - Toplumsal Hareketler - Belgesel - Veritabanı Film Yapımı

Ece Akay - Çağdaş Sanatta Metin-İmge İlişkisi

Mahmut Temizyürek - Işık Dilden Yükselir: Edebi İmgenin Serüvenleri 

Gülsüm Depeli - Görsellik ve Kültürel Bellek

Tanıl Bora - Toplumsal Hafıza - Bir Toplum Fotoğrafı: Soldan Sağa Tüm Unutulanlar

Umut Özge - Anlam, Anlamak, Anlaşmak

Umut Şumnu - Nesneyi Okumak

İpek Yalçın - Sergilemede Aydınlatmanın Rolü ve Metodları

+ Tansu Açık ile Batının Sanata İlişkin Kimi Kavramlarının Soykütüğü Atölye tarihsel anlambilim (semantik) verilerini kullanarak, özellikle ‘klasik’ kavramı, bir ölçüde de ‘barok’ kavramı üzerinde duracak. Öncelikle kaynağı edebiyat tartışmaları değerlendirmeleri olan 'klasik' kavram alanından yola çıkıp, sanat tarihi kavramlarına doğru toplu bir gözden geçirme yapacağız. * Tansu Açık klasik filolog ve Ankara Üniversitesi DTCF Yunan Dili Edebiyatı öğretim üyesidir.

+ Tanıl Bora ile Toplumsal Hafıza; Soldan Sağa Tüm Unutulanlar Türkiye’nin hâkim siyasî kültüründe, güçlü bir nisyan (unutuş) ‘töresinin’ etkisinden söz edebiliriz. Elbette resmen hatırlanan ve hep hatırlatılan olaylar da var, fakat unutturulan, daha doğrusu hatırlanmaktan men edilen, yüzleşilmekten kaçınılan travmatik deneyimlerin ölçeği çok daha büyük. Bunun nedenlerinin neler olabileceğini tartışmaya ihtiyacımız var. Bununla beraber, belki, hatırlanmaktan men edilenleri hatırlatmaya çalışanların yordamlarını da tartışmamız gerekecektir. Elbette, “soldan sağa”, halihazır hafıza çalışmalarını ve oralardaki seçici algıları değerlendirmek de bunun bir parçası. Tartışmada Türkiye’nin tarihine, sosyo-kültürel ve politik yapısına odaklanırken; hem dünyanın başka yerlerindeki deneyimleri, hem de geçmişle yüzleşmeyle ve bellek politikasıyla ilgili teorik donanımı göz önünde bulundurmak da yararlı olacaktır. * Tanıl Bora İstanbul Erkek Lisesi ve Ankara Üniversitesi SBF mezunu. 1988’den beri İletişim Yayınları’nda araştırma-inceleme dizisi editörlüğünü yürütüyor. Birikim Dergisi yayın yönetmeni. Ağırlıklı çalışma alanı: Türkiye’de siyasal düşünceler, özellikle sağ ideolojiler ve milliyetçiliktir. Bu konulardaki kitapları: Devlet Ocak Dergâh - 1980’lerde Ülkücü Hareket (Kemal Can’la birlikte, İletişim Yayınları, 1991), Milliyetçiliğin Kara Baharı (Birikim Yayınları, 1995), Türk Sağının Üç Hali (Birikim Yayınları, 1999), Devlet ve Kuzgun - 1990’lardan 2000’lere MHP (Kemal Can’la birlikte, İletişim Yayınları, 2004), Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce, 4, Milliyetçilik (editör, İletişim Yayınları, 2004), Medeniyet Kaybı: Milliyetçilik ve Faşizm Üzerine Yazılar (Birikim Yayınları, 2006), Türkiye’nin Linç Rejimi (Birikim Yayınları, 2008). Diğer çalışmalarından bazıları: Yeni Bir Sol Tahayyül İçin (derleme, Birikim Yayınları, 2000), Taşraya Bakmak (derleme, İletişim Yayınları, 2005), “Boşuna mı Okuduk?”: Türkiye’de Beyaz Yakalı İşsizliği (Aksu Bora, Necmi Erdoğan, İlknur Üstün ile birlikte, İletişim Yayınları, 2011), Sayfiye: Hafiflik Hayali (der., İletişim Yayınları, 2014).

+ Ersan Ocak ile Toplumsal Hareketler, Belgesel, Veritabanı Film Yapımı Yirminci yüzyılın sonundan beri, küresel düzeyde, toplumsal hareketler yeni biçimler alıyor. Farklı aktörler, değişik niyetlerle, bu toplumsal hareketleri farklı açılardan, farklı kameralarla sürekli olarak kaydediyorlar. Sanki, her bir toplumsal hareketin çok katmanlı belgeselleri yapılıyor. Böyle bir durum karşısında, bu toplumsal hareketlerin belgeselleri de hem biçimsel olarak değişiyor hem de yeni yapım anlayışları içinde üretiliyor. Birlikte üretime açık bir anlayışla, belleği kolektif biçimde kuran bir montaj düşüncesi içinde, etkileşimli belgeseller giderek çoğalıyor… * Ersan Ocak Bilkent Üniversitesi, İletişim ve Tasarım Bölümünde öğretim üyesidir. Video sanatı, belgesel, deneme film, etkileşimli hikaye anlatma alanlarında bir yandan kuramsal çalışmalar yaparken, diğer yandan sanatsal işler üretmektedir. Medya sanatları-mekân-kültür üçgeninden dünyaya bakarak çalışmalarını sürdürmektedir.

+ Umut Şumnu ile Nesneyi Okumak Bir nesne neden başka bir zaman ya da mekânda değil de, tarihin belirli bir zamanında ve mekânında ortaya çıkar. “Nesneyi Okumak” başlıklı atölye, bu sorudan hareketle, 1850 yılından günümüze mimarlık, içmimarlık, moda, grafik tasarım, endüstri ürünleri tasarımı, plastik sanatlar, sinema, edebiyat ve müzik alanlarında üretilmiş nesnelere/ürünlere odaklanır ve bu nesneleri ortaya çıkaran siyasal, ekonomik, tarihsel ve kültürel ortamları anlamaya çalışır. * Umut Şumnu lisans eğitimini 2000 yılında Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde tamamladı. Daha sonra aynı fakültede yazdığı “Kollektif Bellekte bir Mekân: 1912 Galata Köprüsü” başlıklı teziyle yüksek lisans derecesini aldı. Bu çalışma daha sonra Lambert Academic Publishing tarafından kitap olarak da basıldı. 2012 yılında “Varlık ve Varoluş Arasında: Kimlik, Yabancı Sorunsalı ve Türk Evi Olgusu” başlıklı teziyle doktora derecesi aldı. Genel olarak, mimarlık, sanat ve tasarım tarihi, kuramı ve eleştirisi; mimarlık ve felsefe ilişkisi üzerine çalışıyor. Theory and Event, International Studies in Philosophy, Doxa, Siyahi, Ankara Araştırmaları Dergisi gibi dergilerde makaleleri yayınlandı. En son İletişim yayınları tarafından yayınlanan “Arzu Mimarlığı” kitabının içinde “Beyazlar Daha Beyaz: Modern Mimarlık ve Bezeme” adlı bir bölüm yazdı. 2012-2014 yılları arasında TMMOB İçmimarlar Odası’nın merkez yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı, bu süreçte kurumun yayın faaliyetlerini yürüttü, İçmimar dergisinin 23-35. sayılarını çıkarttı ve “Erken Cumhuriyet Döneminde Mobilya” ve “Türkiye’de İçmimarlık ve İçmimarlar” adlı derleme-kitaplarının editörlüğünü yaptı. 2011-2014 arasında Ankara’da Sivil Mimari Bellek 1930-1980 adlı Tübitak ve Vekam destekli projede araştırmacı olarak görev aldı. 2014 yılında Ece Akay Şumnu ve Duygu Yarımbaş’la beraber yürüttüğü “Şimdi Yuva Sahibi Olmanın Tam Zamanıdır: Türkiye’de İkramiye Evleri Olgusu” başlıklı araştırma projesi SALT Araştırma Fonu tarafından desteklendi. Halen Başkent Üniversitesi ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Verdiği Tasarım Stüdyosu, Çağdaş Mimari, Mobilya Tarihi, Mobilya Tasarımı, Mekân Kültürü, Mimarlık Felsefesi, Mimarlıkta Kuram ve Eleştiri gibi derslerin yanında, çok sayıda çevirisi, katalog metni, iç mimarlık uygulamaları, sergi ve video performansları var.

+ Aykan Alemdaroğlu ile Sanat Manifestoları, Avant-garde Konuyu sorularla açacağız. Manifestoları unuttuk mu? Avant-garde günümüz sanatını anlama yolunda bize ne söyler? Manifestoları devrimci çağrı yapan avant-garde akımlar geçmişte mi kaldı, bugünü nasıl etkiledi, etkiliyor? * Aykan Alemdaroğlu Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunudur. İstanbul Üniversitesi Latin Dili ve Edebiyatı Bölümünde “Augustinus’ta Zaman, Bellek, Bilinç İlişkisi” başlıklı teziyle yüksek lisansını, Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde doktora yeterliliğini tamamlamasının ardından, University of Western Ontario, Kanada’da “Spinoza ve Deleuze’de Sanat-Beden Üzerinden Deneyim ve Duyum” başlıklı doktora tezi çalışmasını sürdürmüş, üç yılın ardından Ankara'ya dönüşüyle, 2008 yılından bu yana, halen bulunduğu Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Sanat Tarihi, Sanat Felsefesi, Sanat Yapıtının Analizi derslerini vermeye başlamıştır. ‘İçe Kıvrımlı’ adlı kitabı 2010 yılında Dost Kitabevi Yayınları tarafından yayınlanmıştır.

+ Ece Akay ile Çağdaş Sanatta Metin İmge İlişkisi Bir nesneyi dokunarak, koklayarak, görerek okumak mümkündür. Ona dair hisler, fikirler, sözler yazının yazılmasını mümkün kılar. Yazı gündelik hayatta sayfanın boşluğundan çıkıp, nesnelerin dünyası içine girdiğinde, çoğunlukla nesnenin açıklayıcısı haline gelse de, her ikisinin birbirini onaylamadığı durumlar da mümkündür. Görüntülerin dünyası ve yazıyla zihinde beliren imge arasındaki boşluk, sanatın nefes alıp verdiği bir alandır. Geçen yüzyılda bu alanın keşfedilmesiyle, öncesinde ne anlama geldiğini açıklamak zorunda kalan sanat, görünürün ötesine geçmeyi başarmıştır. * Ece Akay Lisans eğitimini 2000 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümünde tamamladı. Aynı fakültede, ‘Heykelde Zaman Bağlamında Yeni İnşa Arayışları’ başlıklı teziyle yüksek lisans ve ‘Çağdaş Yazıtlar: Heykelde Yazı ve Form İlişkisi’ başlıklı teziyle sanatta yeterliliğini tamamladı. Çağdaş sanat ve kuramları, kamusal alanda sanat, çevre sanatı, yazı sanatı gibi konularda araştırmalar yapmaktadır. Bu kapsamda sergi, gösteri ve sempozyumlara katılmıştır. Şu anda Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Çizgi Film ve Animasyon Bölümünde birinci sınıf öğrencilerine Temel Tasarım ve Desen dersleri vermektektedir.

+ Gülsüm Depeli ile Görsellik ve Kültürel Bellek Bu atölyede bellek ve imge bağlantısı konu edilecektir. Kişisel belleğin salınımlı hatırlama imgelerinden, kolektif belleğin uzlaşımsal (kimi zaman çatışmalı) imgelerine doğru çizilecek izlekte evvela kolektif kavramının bizzat kendisi sorgu konusuna dönüşecek, hangi kolektiften söz ettiğimize bağlı olarak belleğin imgeleri farklılaşacaktır: Örneğin hegemonik olanın tanımladığı ve kabul ettiği kolektif, ağırlıkla unut(tur)ma üzerine kurulmuş bir tarihin üretilmiş imgelerini ve retoriğini benimserken, hegemonik olan tarafından yok sayılan kolektif ise görünmezlik perdesini yırtmak mücadelesiyle, kendi belleğinin imgelerini ve anlatısını üretmeye yönelecektir. * Gülsüm Depeli Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu, yüksek lisans ve doktora eğitimini de aynı üniversitede tamamladı. Depeli, Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışıyor. Görsel Kültür, Kültürlerarası İletişim ve İletişim Etnografisi alanlarında dersler veriyor. Diğer ilgi alanları ise Görsel Antropoloji ve Gündelik Hayat Çalışmaları.

+ İpek Yalçın ile Sergilemede Aydınlatmanın Rolü ve Metodları Işık ve bize sunduğu görsel çeşitlilik, gündelik yaşamdan aşina olduğumuz ve hepimizin birer gözlemci olduğu bir konu. Peki bu denli kompozit olan ışık deneyimlerini sanat ile nasıl bir araya getiriyoruz? Sanatta, gerek üretim gerekse sergilenme esnasında ışığın oynadığı rolün daha detaylı inceleneceği bu atölye, alışılmış aydınlatma çözümlerine eleştirel bir bakış da sunmayı amaçlıyor. * İpek Yalçın: “Işığa olan ilgim fotoğraf ile tanışmama denk gelse de, aydınlatma tasarımıyla karşılaşmam üniversite yıllarımda gerçekleşti. 2012 senesinde Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünü bitirmemin ardından aydınlatmaya odaklanmak amacıyla aydınlatma armatürleri atölyesinde bir sene boyunca hem tasarımcı hem de mimari danışman olarak görev aldım. 2013 yılında Edinburgh Napier Üniversitesi’nde master programına başladım. Aydınlatma tasarımı başlıklı bu programda mimari aydınlatmaya ek olarak ışık sanatı, sergi metodları gibi farklı kullanım alanlarını da çalışma imkanı buldum. Master derecemi aldıktan sonra İstanbul’daki bir mimari aydınlatma firmasında kısa bir süre tasarımcı olarak çalıştım. 2015 senesi itibariyle Bilkent Üniversitesi’nde, mezun olduğum bölümde, 2016 senesinde de Çankaya Üniversitesi İç Mimarlık Bölümünde yarı zamanlı öğretim görevlisi pozisyonunda bulunmaktayım.”

Sanatçı Atölye Ziyaretleri >

ANKARA: Ali Şentürk, Cemil Batur Gökçeer, Fazlı Öztürk, Mehtap Baydu, Necla Rüzgar, Oğuz Karakütük, Zeynep Kayan

 

İSTANBUL: Ali Taptık, Ata Kam, Silva Bingaz, Merve Ünsal, Neslihan Koyuncu, Okay Karadayılar, Orhan Cem Çetin, Ömer Orhun

+ Ege Berensel ile Ars Memorativa; Hatırlama Sanatları Görsel/Sanatsal Araştırma stratejileri, Buluntu İmajın Ontolojisi, Türkiye Stüdyo Fotoğrafçılığında İmajın Kartografisi, Poz ve Sembol, Türkiye’de Fotografik Jestlerin Tasnifi, Çoklu İmajı Yan Yana Getirme Düzenleme Metodları, Türkiye’de Görselliğin, Kamusallığın Dönüşümü ve Sokağın Fotoğrafı, Otonom Arşiv Kuramı; Arşivsel Aklın Eleştirisi. Bir fotoğraf, imajlar yığını bizimle nasıl konuşur; belki bir sanat nesnesi olarak, etnografik, antropolojik bir cüz olarak… Yan yana gelmeler, birikmeler, yeğinlikler nasıl çalışır? Eline fotoğraf makinesi almadan nasıl fotoğraf yapılır? Fotoğraf nasıl buluntulanır, nasıl tasnif edilir, nasıl yan yana getirilir, nasıl manipüle edilir? Buluntu fotoğraf sanatlarla nasıl çalışır? Buluntu nesne, objet trouve, ready-made, buluntu film, buluntu şiir, remix, geri dönüşüm sineması, durumcu sinema, “imajsız”, yok-imaj. Bir nesneyi, filmi, fotoğrafı, metni bağlamından çıkarıp estetik bir bağlama yerleştirme, manipüle etme, devşirme, dönüştürme, yapıbozuma uğratma yöntemleri nelerdir? * Ege Berensel Çalışmalarını Ankara’da sürdüren medya sanatçısı, görsel araştırmacı Ege Berensel ODTÜ Elektrik Elektronik, Endüstriyel Tasarım bölümlerinde okudu. Mü/hür (1992) ve Panoptikon (1994) videoları, ulusal ve uluslararası festivallerde ödüllendirildi. Orasıburası (2004) adlı üç ekranlı video enstelasyonu (VideA'yla) 2005-2006'da Kunst-Werke Institute for Contemporary Art'ta (Berlin), 2007'de Fundació Antoni Tàpies'te (Barselona) sergilendi. Bir diğer üç ekranlı video enstelasyonu Türkü Söylemeyen Tepe (2007) 10. Uluslararası İstanbul Bienali'nde ve yedi ekranlı video düzenlemesi Dinamo Mesken (2015), Ankara Salt Ulus’ta sergilendi.

+ Mahmut Temizyürek ile Işık Dilden Yükselir; Edebi İmgenin Serüvenleri * Mahmut Temizyürek 1955'te Sivas, Şarkışla, Kümbet Köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde okudu. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bölümünü bitirdi. Görsel, Gelişim Larousse, Temel Britannica, Tema Larousse gibi ansiklopedilerde yazarlık ve yayın kurulu üyeliği; Tempo, Video-Film, Tıp Dünyası, Güneş, SiyahBeyaz gibi çeşitli dergi ve gazetelerde editörlük ve yazarlık yaptı. 1997-98 eğitim döneminde, Anadolu Üniversitesinde "İletişim ve Yabancılaşma" ve "Eleştiri Kuramları" dersleri verdi. 1996-2006 arasında Başkent Üniversitesinde Basın Danışmanlığı görevini üstlendi. 2007'de Bilkent Üniversitesinde başladığı "Türkçe ve Eleştirel Okuma" dersi hocalığına devam etmektedir. İlk şiiri ("Filistin"), 1981'de Yarın dergisinde yayımlandı. Edebiyat Dostları dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Temizyürek'in İz ve Rüya kitabındaki şiirlerinin çoğunluğu 1981-90 yılları arasında Mehmet Fikri Ünal imzasıyla yayımladığı şiirlerdir (Öteki Yayınevi, 1995; ikinci basım 1997). Kırlangıcım Paranoya (Yön Yayınları, 2000), Yeryüzünü Gezen Atlı (Yasakmeyve Yayınları, 2004; ikinci basım 2006) adlı iki şiir kitabı daha ve Göçebe Buluşması (Ekin Yayınları, 1996; ikinci basım Simge Yayınevi, 2004) adlı bir deneme kitabı vardır. Diğer kitapları ise 2007 yılında Kanat Kitap'tan çıkan Boşluktan Doğan, 2011'de Kırmızı Kedi Yayınları'ndan çıkan Yalangezen ve 2012'de Everest Yayınları'ndan çıkan Babil Cazcıları.

+ Umut Özge ile Anlam, Anlamak, Anlaşmak "Anlam" adını verdiğimiz şeyle uğraşmaya başladığımız noktada -- yani "anlam"ın anlamı nedir diye sorduğumuz anda -- eteğimiz çalıya dolanır; çünkü sorduğumuz soru öyle tuhaf bir sorudur ki, ancak cevabını bilebildiğimiz ölçüde "anlamlı" bir soru haline gelir. Pankromatika'nın anlam olgusuna odaklanan bu atölyesinde, hep birlikte, gücümüz yettiğince eteğimizi çalıdan kurtarmayı deneyeceğiz. Önce anlamı onu taşıdığını varsaydığımız sembollerle, devreye hiç aracı sokmadan ilişkilendirmeye çalışacağız: bu işaretin anlamı ne, şu ifade ne demek gibi sorularla uğraşacağız. Sonrasında, dikkatimizi anlamdan anlamaya doğru kaydıracağız: bir zihnin bir ifadeyi anlaması üzerine düşüneceğiz. Hatta bir ara, sanki işler yeterince karışık değilmiş gibi, anlam insan/hayvan doğasının tekelinde midir, tanım gereği bu doğanın dışında tuttuğumuz makineler için --belki bugün değil ama gelecekte -- anlamdan, anlamaktan bahsedebilir miyiz diye soracağız. Bir sonraki hamlede ise işleri daha da karıştırıp, iki zihnin anlaşması durumu nedir, ne ölçüye kadar mümkün olabilir sorularını tartışacağız. * Umut Özge: “Kimya Mühendisliği okudum; bir yıla yakın mühendislik yaptım. ODTÜ'de yapay zeka, dilbilim, psikoloji ve felsefe dallarını bir araya getiren Bilişsel Bilimler diye bir bölüm olduğunu öğrenince mühendisliği bırakıp o bölümde yüksek lisansa başladım; ardından aynı bölümde doktorayı bitirdim. Araştırmalarım genel olarak doğal dillerde anlamın mantıksal ve hesaplamalı modelleri çerçevesinde oldu. Bunu yaparken de anlamın nispeten daha mekanik ve sentaks ile atbaşı giden yönleri üzerinde durdum. Örneğin, "Çoğu dilbilimci önemli bir problemi çözen her makaleyi okumuştur" cümlesinin Türkçede kaç farklı okumasının olduğu ve neden bu okumaların biri dışındakilerin, "önemli bir problemi" yerine "önemli bir problem" dediğimizde kaybolduğu üzerine - belki de gereğinden fazla - kafa yordum. Doktoranın ardından Stuttgart ve Köln Üniversitelerinde araştırmacı olarak çalıştım, Harvard ve Edinburgh Üniversitelerinde ziyaretçi araştırmacı olarak bulundum. Bir süredir ODTÜ Bilişsel Bilimler Bölümünde yardımcı doçent olarak çalışıyor, mantık, bilgisayar programlama, dil felsefesi, kuramsal bilgisayar bilimi ve yapay zeka konularında ders veriyorum.”

bottom of page